AKP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve İdare Heyeti (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bundan sonra uçaklarımızın gövdesine de Turkish Airlines yerine Türkiye Hava Yolları yazacağız” açıklaması siyasetçiler tarafından reaksiyona neden olurken Çelik hususa ait şunları söyledi;
“Şimdi şöyle bir tartışma yürüyor, bu tabirler Türkçeleştirilirken Cumhurbaşkanımız, güya Türk yerine Türkiye kullansın demiş üzere bir yaklaşım söyleniyor. Şayet kullanılanın Türkçesi Türk ise orada Türk kullanılacak, Türkiye ise Türkiye kullanılacak. Güya Sayın Cumhurbaşkanımız Türk sözüne karşı da orada Türkiye kullanılsın gibisinden toplumsal medyada bir tartışma yürüyor. Bu husustaki tartışma yanlış bir tartışmadır. Kullanılan sözlerin karşılıkları Türkiye ise Türkiye olarak kullanılacak Türkçesi. Türk ise Türk olarak kullanılacak Türkçesi. Problem bundan ibarettir.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu bahislerde eleştirilecek, yargılanacak son kişidir, devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır, Türkiye Cumhurbaşkanıdır. Hasebiyle nerede Türkiye, nerede Türk kullanılacağı konusundaki hassasiyeti açıktır.”
Ankara’daki sel felaketi
Ankara’da meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine baş sıhhati dileklerini ileten Çelik, devletin ve hükümetin bütün imkanlarıyla vatandaşın yaralarını sarmak için gereken çabası gösterdiğini, ilgili bakanlar ve kurumların alanda bulunduğunu söyledi.
Çelik, Jandarma Teşkilatının 183. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak, Türkiye’nin en esaslı kurumlarından bir tanesi olduğunu lisana getirdi.
Terörle gayret operasyonlarına değinen Çelik, “Üzücü ve dikkat alımlı olan nokta şudur; Türkiye ne vakit terörle gayret ile ilgili yeni bir basamağa geçse ya da yeni bir operasyon yapacağından bahsetse müttefiklerimiz özelliklede demokrasi ile yönetilen ülkelerden ‘endişeliyiz’ diye bir açıklama geliyor. Bugüne kadar neyden ötürü kaygılı olduklarını anlamış değiliz. Tam bilakis bu operasyonları demokrasinin geleceği için demokratik dünyanın hür dünyanın geleceği için desteklemeleri gerekir” tabirlerini kullandı.
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın EFES-2022 tatbikatında Yunanistan’ın adaları silahlandırmasına yönelik güçlü açıklamalarda bulunduğuna değinerek, “Burada Yunanistan’ın hem bu açıklamaları çarpıtan hem hukuku ihlal eden propaganda düzeneği bir kez daha faaliyete geçti. Her vakit şunu söylüyoruz, Yunanistan bizim komşumuz, komşumuzla kendi sıkıntılarımızı masada çözebilecek kabiliyete, tarihi birikime sahibiz ve diyaloğa açığız lakin Yunanistan’ın daima olarak üçüncü ülkeleri işin içine katması hukuk ihlallerini bir fiili durum olarak gündeme getirmesi maalesef bu süreci olumlu istikamette ilerlemekten mani kılmaktadır” diye konuştu.
Yunanistan’ın birtakım adaları mutabakatlara ters formda silahlandırmasına ait Çelik, “Şimdi ne vakit hukuka davet etsek ne vakit bu sıkıntıyı masada çözmekten bahsetsek, maalesef Yunanistan bunu işte ‘komşumuzun saldırganlığı’ ‘Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu hayalleri’ ya da işte ‘Türkiye’nin Yunanistan’ı tehdidi’ gibisinden aslı astarı olmayan birtakım propagandalara dönüştürmeye çalışıyor ki diğer ülkelere bildiri vermek için” değerlendirmesinde bulundu.
Çelik, Yunanistan’ın hukuku ihlal eden taraf olduğunu belirterek, “Gelin bu sıkıntıyı masada çözelim, bu sıkıntıyı diplomatik yollarla çözelim de iki ülke ortasında çözelim diyen de biziz lakin siz masada tahlile dönük her teklifimizi erteleyerek, alanda fiili durum yaratıp hukuksuzluk konusunda ilerlediğiniz vakit natürel ki ülkemiz de alandaki fiili varlığını da açık ve net bir biçimde ortaya koyacaktır. Buradaki tartışmanın aslında temeli Türkiye’nin Mavi Vatan konusundaki hassasiyetinin Mavi Vatan konusundaki tarifine uygun olmasıdır” halinde konuştu.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin daha evvel Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıkladığını hatırlatan Çelik, “AK Parti ismine da ben bunun bu türlü olduğunu, AK Parti açısından zati aksinin tasavvur edilemeyeceğini tekraren tabir ettim. Bütün bunlara karşın çıkıp tekrar tekrar soruyorlar ‘adayınız kimdir’ diye. En son Cumhurbaşkanımız da açıkça adayımızın kendisi olduğunu tabir etti. Münasebetiyle Cumhur İttifakı açısından bu husus net ve berrak bir konudur” dedi.
Çelik, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayına ait, şunları söyledi:
“Karşımızdaki ittifak açısındansa bu husus neredeyse bütün tartışmaların merkezinde yer alan bir mevzu. Bunun nasıl formüle edileceği konusunda işte her toplantıdan sonra bir tartışma başlıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da partisinden gelen kelamlar ve davranışlar hesaplaşma ile helalleşme ortasında gidip geliyor. Birileri helalleşme dediğinde öbür taraftan çabucak hesaplaşmacılar çıkıyor. Bir taraftan hesaplaşma dendiğinde çabucak bunun toplumda oluşturduğu ziyanı ortadan kaldırmak için helalleşmeden bahsediliyor. Münasebetiyle muğlak ve net olmayan bir durum var ancak en üzücü durum şudur, demokrasiye bu kadar vurgu yapacaksınız, retorik olarak, telaffuz olarak bunun üzerine bol bol cümle kuracaksınız. Ondan sonra da tartışma şahsen o ittifakın içinden gelecek ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun kimliği ile ilgili, inancı ile ilgili bir tartışma ortaya çıkacak. Bu son derece ayıp bir şey. Türkiye’de rastgele bir makama aday olmak isteyen birisinin etnik kimliği tartışma konusu yapılmaz. Mezhebi, kimliği tartışma konusu yapılmaz ya da diğer bir kimlik ögesinin tartışma konusu yapılması demokratik kültürü zehirleyen, insan haklarına ters bir durumdur. Türkiye’de mezhebi içinde etnik kimlik çerçevesinde bir ayrım ya da hiyerarşilendirme yoktur. Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birinci sınıf vatandaştır.”
‘Biz her bakımdan reddederiz’
Herhangi birinin mezhebi ya da etnik kimliği üzerinden ötekileştirilmesine asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
“Nitekim Sayın Devlet Bahçeli de küme toplantısında mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves ve tevessül edenler fitnenin çıban başlarıdır diyerek bu tartışmayı dışladığımızı Cumhur İttifakı olarak söyledi. Tekrar Sayın Bahçeli ‘Kılıçdaroğlu’nun mezhebi, etnik kökeni, doğduğu yer bizim siyasi eleştirimizin büsbütün dışındadır ve kesinlikle hürmet gösterilmelidir’ tabiri kullandı. Bu tabirler Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli’nin bu tabirleri Cumhur İttifakı’nın ortak görüşüdür ve burada net bir halde rastgele bir makama aday olacak rastgele bir vatandaşımızın etnik köken, din ya da mezhebinin tartışılmasını ya da doğduğu yer üzerinden aidiyetinin tartışılmasını biz her bakımdan reddederiz.
Bunu insan haklarına alışılmamış buluruz, bu her türlü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının getirdiği haklara dönük mütecaviz bir taarruz olarak kıymetlendirilir. Münasebetiyle orada bu tartışmanın o ittifakın içerisinde bu türlü birkaç hafta ortayla çeşitli vesilelerle gündeme gelmesini hem çok ayıplıyoruz, insan haklarına muhalif buluyoruz, siyasi görüşümüz tarafından da bu tartışmayı gündeme getirenleri kınıyoruz ve bu tartışmayı topyekun reddediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nde insanların etnik kökeni, kimliği ve mezhebi buna emsal ögeler üzerinden etiketlenmesi diye bir şey kelam konusu olmaz.”
İsrail Dışişleri Bakanı’nın açıklaması
İsrail Dışişleri Bakanı’nın, “Türkiye’deki vatandaşlarının tehdit altında olabileceği ve ülkelerine dönmeleri gerektiği” halindeki açıklamasına ait Çelik, diğer ülkelerle yaşadıkları bir sorunun yansıması olarak bu açıklamanın yapılabileceğini düşündüğünü söyledi.
Türkiye’nin inançlı bir ülke olduğunu, hem kendi vatandaşlarını hem konuklarını koruyacak inançlı ülkelerin başında geldiğini vurgulayan Çelik, Türkiye’de rastgele bir ülkenin vatandaşının topyekun güvenlik tehdidi altında bulunması üzere bir değerlendirmenin kelam konusu olamayacağını belirtti.
CHP’li Bolu Belediye Lideri Özcan’ın disipline sevki
Ömer Çelik, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, CHP İstanbul Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliğinin düşürülmesine ait soruya karşılık, hukukun işleyeceğini, siyasi olarak hukuka karşı söylenmiş kelamın bir geçerliliğinin olmayacağını tabir etti.
Bir öbür soru üzerine Çelik, CHP’li Bolu Belediye Lideri Tanju Özcan’ın kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesinin CHP’nin iç problemi olduğunu, bunun kendilerini ilgilendirmediğini söyledi. AK Parti Sözcüsü Çelik, “Ancak şu kısmı bizi ilgilendirir, maalesef bu belediye lideri Türkiye’de hiçbir partiye yakışmayan üsluplarıyla gündeme geliyor. Nefret lisanını, cinsiyetçi lisanı bu kadar vurgulu bir halde sahiplenen, nefret siyasetini sahiplenen, bu biçimde gündeme gelen bir siyasetçi. Demokrasi ve temel demokratik bedellere inanan hiçbir siyasi tertibin rastgele bir biçimde sahiplenemeyeceği birisi” diye konuştu.
‘(Bir gece apansız gelebiliriz) kelamını terör örgütlerine karşı kullanıyoruz’
Ömer Çelik, daha evvel kullandığı, “Bir gece apansızın gelebiliriz” sözünü Yunanistan basınının kendilerine yönelik yapılmış bir açıklama olarak sunmasına ait, bu hususun parti sözcülüğü yaptığı devirde karşılaştığı en garip olaylardan biri olduğunu belirtti. “Bir gece aniden gelebiliriz” cümlesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın terör örgütlerine karşı kullandığı bir “motto” olduğunu kaydeden Çelik, şunları söyledi:
“Bizim siyasi lisanımıza yerleşmiş bir şey bu. Emekli bir koramiral çıkmış güya biz onlara karşı bir savaş ilan ediyormuşuz üzere söylemiş. Bu adamlar koramirallik filan yapmış. Yunan ordusu bu türlü latife üzere tiplerin elindeyse bu o ülke için trajik bir durumdur. Bu kelamı terör örgütlerine karşı kullanıyoruz, legal devletlere, Birleşmiş Milletler üyesi devletlere, müttefiklerimize karşı kullanmıyoruz. Ortamızda büyük sorun olsa bile müttefikimiz olmayan ülkelere karşı da kullanmıyoruz. Asıl sorun bizim terör örgütlerine karşı kullandığımız bu mottoyu Yunanistan’da birileri niçin üstüne alınmıştır. Bunu hangi psikolojiyle, saikle üzerlerine alıyorlar. Buna önemli bir zihniyet tahlili yapılması lazım.”
‘Türkiye‘ ifadesinin kullanımı
AKP Sözcüsü Çelik, “CHP’li Engin Özkoç, ‘Turkey’ yerine ‘Türkiye’ denilmesine ait Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik, ‘Bu saçma karardan geri dön’ dedi. Bu husustaki değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine de şunları kaydetti:
“Şimdi şöyle bir tartışma yürüyor, bu tabirler Türkçeleştirilirken Cumhurbaşkanımız, güya Türk yerine Türkiye kullansın demiş üzere bir yaklaşım söyleniyor. Şayet kullanılanın Türkçesi Türk ise orada Türk kullanılacak, Türkiye ise Türkiye kullanılacak. Güya Sayın Cumhurbaşkanımız Türk tabirine karşı da orada Türkiye kullanılsın gibisinden toplumsal medyada bir tartışma yürüyor. Bu mevzudaki tartışma yanlış bir tartışmadır. Kullanılan sözlerin karşılıkları Türkiye ise Türkiye olarak kullanılacak Türkçesi. Türk ise Türk olarak kullanılacak Türkçesi. Problem bundan ibarettir.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu bahislerde eleştirilecek, yargılanacak son kişidir, devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır, Türkiye Cumhurbaşkanıdır. Hasebiyle nerede Türkiye, nerede Türk kullanılacağı konusundaki hassasiyeti açıktır.”
‘Milletvekili dokunulmazlığının gerisine sığınıyor’
DBP Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz’in, Kadıköy’de düzenlenen müsaadesiz şovda, vazifeli polis memuruna yumruklu hücumda bulunmasına ait soruya karşılık Çelik, terör örgütünün savunulduğu ve propagandasının yapıldığı toplantıları kimilerinin demokratik toplantı üzere sunduğunu söyledi.
Demokrasinin en kıymetli kırmızı çizgisinin terörle uğraş olduğunu vurgulayan Çelik, teröre karşı net bir tavır göstermeyen birisinin demokrasiyle ilgili cümlesini dinlemeye gerek olmadığını lisana getirdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı kararlarda, terörle ilgili bir atmosfer oluşturmayı, demokratik bir devletin reddetmesi ve çaba etmesi gereken yasal bir durum olarak kabul ettiğini anlatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Terör örgütüne propaganda yaptırmak için daima aktiflik düzenleyeceksiniz. Güvenlik güçleri de bunun sonlarını ortaya koyduğu vakit güvenlik güçlerine karşı da bir güç ve kaba şiddet gösterisinde, mütecaviz bir taarruzda bulunacaksınız. Güvenlik gücü hukuk içerisinde kalması gerektiği için buna karşılık veremiyor. Ötekisi milletvekili dokunulmazlığının gerisine sığınıyor. Halbuki milletvekili dokunulmazlığı demokratik sistem içerisinde o kişinin fikirlerini hür bir halde tabir edebilmesini teminat altına almak için çıkmıştır. Bunun rastgele bir formda antidemokratik tutumların ve demokrasiyi yok etmek isteyen terörün desteklenmesi için bir himaye alanı oluşturması düşünülemez. O milletvekilinin dokunulmazlığıyla ilgili karar ulu Meclis’e geldiği vakit AK Parti, dokunulmazlığın kaldırılması tarafında oy kullanacaktır. Bir küme eline silah aldı darbe yapıyor, bir küme aldı terör aksiyonu faaliyetine girişiyor. Bunlar demokraside ucundan kıyısından asla kabul edilemeyecek, demokrasinin yanına yaklaştırılamayacak, hukuk devleti açısından topyekun reddedilecek problemlerdir. O aksiyonu bir kere daha lanetliyoruz, kınıyoruz.”
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK’da, Mali ve İdari İşler Başkanlığının kapsamlı sunum yaptığını, Meclis çalışmalarını değerlendirdiklerini, en geniş gündemi de ulusal eğitimle ilgili hususlara ayırdıklarını belirterek, üyelerin gündeme getirdiği meseleleri, soruları ele aldıklarını kaydetti.
